10 Aralık 2012 Pazartesi

KENTER TİYATROSU’NDA “TOPLU HİKAYELER”


Hikayeler toplamı değil midir hayat? Anlatarak çoğalır, dinleyerek zenginleşiriz. Peki ya günün birinde hikayemizin çalındığını öğrenirsek? Bir kitabın sayfalarında göz göze gelirsek kendi hikayemizle… Biz istemeden, bize rağmen hikayemize el koyarsa dinleyen… Amerikalı oyun yazarı Donald Marguiles’in 1996 yılında kaleme aldığı Toplu Hikayeler adlı oyunu, Kadriye Kenter yönetmenliğinde ve Defne Halman, Balam Kenter çevirisiyle Türkiye’de ilk kez Kenter Tiyatrosu’nda hayat buluyor.

Toplu Hikayeler, ünlü oyun yazarı ve akademisyen Ruth Steiner ve hem öğrencisi, hem de asistanı olan Lisa Morrison’un öğrenci-öğretmen, arkadaşlık, meslekdaşlık düzleminde ilerleyen; kıskançlık, öfke, sevgi gibi duyguların gel-gitinde varolan ilişkilerini gözler önüne seriyor. Oyun, “sanat için herşey mübah mıdır?” sorusundan hareketle profesyonel olanla kişisel olan arasındaki ince çizgiyi, iki kadının dostlukları üzerinden ortaya koyuyor. Bu nedenle sadece sanatsal etiğe değil, gündelik hayat içerisinde hepimizin yaşayabileceği sorgulamalara da dikkat çekiyor. 

Tek perdeden oluşan iki kişilik oyun Ruth Steiner’ın evinde, hem çalışma odası hem de oturma odası olarak kullandığı tek bir mekanda geçiyor. Dekor, oyunun gerçekçiliğine hizmet edecek şekilde tasarlanmış ve oyunla bütünleşmiş.

Oyun hem iki kişilik olması hem de tek bir mekanda geçmesi nedeniyle oyuncu performansı üzerinde temelleniyor. Kadriye Kenter (Ruth Steiner) yine göz dolduran oyunculuğuyla tek başına oyunu alıp götürüyor. Defne Halman (Lisa Morrison), içi yazma heyecanıyla dolu genç yazar adayını oynarken, fazlasıyla çıtı pıtı olmaya çalışıyor; ki bu noktada doğallık sınırını biraz aşıyor ve seyirci için yorucu olabilecek bir performans sergiliyor.

Türk Tiyatrosu’na yeni oyunlar kazandırmak, daha önce çevrilmemiş ya da oynanmamış oyunlar sahneye koymak tiyatroların önemli misyonlarından biri olmalı. Bu noktada Kenter Tiyatrosu Türk seyircisini yeni bir oyunla tanıştırdığı için özel bir alkışı hak ediyor. Toplu Hikayeler’de Ruth, öğrencisi Lisa’nın öyküsünü eleştirirken şöyle der: “Hiçbir zaman gelişigüzel yazmamalıyız. Hayatta çok fazla gelişigüzel şey var. Bunun hikayelerimize de sızmasına izin vermemeliyiz. Hikayelerimizi değersizleştirmemeliyiz. Bu hepimizin sonu olur.” Kenter Tiyatrosu’nun Toplu Hikayeler’i kesinlikle gelişigüzel olmayan bir oyun. Çevirisi, rejisi, dekoru ve oyunculuğuyla emek verilmiş bir oyun seyretmek isteyenlere…