12 Kasım 2012 Pazartesi

YEMEYELİM İÇMEYELİM EV’LENELİM



Saygıdeğer insan, filozof, yaratıcı ruh Ali Ağaoğlu “Bu değil, bu hiç değil, bu da değil, ahanda bu!” diyerek yeşilimizi katıla katıla katlederken isyan ediyoruz; oysaki giden gitmiş kalan sağlar bizimdir. Boğazdan geçerken bir bakın etrafınıza, İstanbul yama gibi… Dünyanın en güzel kenti falan değil artık; kafamızı nereye çevirsek bina; sağımız plaza, solumuz alışveriş merkezi… Çocuklar haftasonları anne babalarına “beni alışveriş merkezine götür” diyor. Haklılar… Park yok, bahçe yok, haydi İKEA’ya… En büyük eğlenceleri alışveriş sepetinin içinde dolaşmak ve günün sonunda Burger King Çocuk Mönüsünü mideye indirmek.

Ve anne babalar… Onların en büyük hayali günün birinde ev sahibi olmak. “Biraz para biriktirelim, peşinatı verdik mi çekeriz krediyi mis gibi evimiz olur”. Bekle olur! Evi değerinin en az iki katına mal ederek ve hayatının 20 yılını kredi ödeyerek geçirirsen evin olur. Özel sektörde çalışıyorsan iş garantin yok; devlette çalışıyorsan gelirin belli; ama evin yoksa bir hiçsin sen, eziksin, bitmişsin, yazık sana… Yeme, içme, gezme, dolaşma, yaşama; yeter ki başını sokacak bir evin olsun. Ali Ağaoğlu yeşilimizi yok ediyor diye kızıyoruz kızmasına da, adamın evleri daha maket halindeyken yok satıyor. Kim alıyor bu evleri?

Cenazelerde hocaların “merhumun evi var mıydı?” diye sormasına az kaldı. Evi yoksa Allah kurtarmış deyip toprak atacağız üstüne.

Haydi anne babalar ev almaya… Çocuklar alışveriş merkezine eğlenmeye… Ali Ağaoğlu yeşilimizi katletmeye… Ömür kısa, yapacak çok işimiz var daha…